8 Nisan 2014 Salı

Mavi Kelebekler

1 mart 1992 senesinde alevlenen bir savaş. Daha 5 yaşındayım, aklımda Televizyondan gördüklerimle kalanlar; Ağlayan kadınlar ve çocuklar, parçalanmış hayatlar, esir kampları ve bu kamplardaki açlıkla baş etmeye çalışan insanlar.
Keşke herşey bunlarla sınırlı olsaymış, benim bahsedeceklerim yaşanılanların yanında bir hiç. 5 yıl boyunca süren bir savaş, 5 yıl boyunca suçsuz günahsız insanların çektiği acılar- kayıplar. Ne için? Neden bu nefret kin ? Neden bu gözyaşları? Neden bu acılar? Kendimi bunları sormaktan alıkoyamıyorum. Aklım mantığım kabul etmiyor. Ne yani herşey Müslüman oldukları için mi? 
1 gün öncesinde aynı kaptan yemek yiyenler 1 gün sonra nasıl insanlık dışı tavırlar sergileyerek başkalarının canına kastedebilirler. Çocuğum ve sadece savaşın ağlayan yaralı çocuklardan ibaret olduğunu zannediyorum. 3 yıl süren savaşın haince ve gaddarca kazanılışı artık 8 yaşındayım ve televizyonlarda yayınlananlara daha da mantıklı yaklaşıyorum. Ama hala çocuğum ve Türkiye olarak ülke olarak savaşla içiçe olmadığımdan bir kulağımdan giriyor diğerinden çıkıyor. 
Artık 25 yaşındayım, kitap okumayı çok seven birisiyim. Kitap türü ayırt etmeden okuyorum, okuyorum çünkü hepsinden farklı bilgiler elde ediyorum besleniyorum, bilinçleniyorum ve daha da önemlisi bilinçli bir birey oluyorum, derken karşıma LEYLA isimli bir kitap çıkıyor kapağındaki kızın güzelliği beni etkliyor, kitabın arka yüzünü çeviriyorum, savaş- Bosna... evet birşeyler hatırlıyorum ve kitabı satın alıp bir solukta okumaya başlıyorum. Okudukça ürküyorum, korkuyorum, dehşetle, tiksinmekle.... daha nice tarif edemeyeceğim duygulara kapılıyorum. Bosna savaşında bir genç kızın yaşadıklarını ele almışlar. İşte ozaman araştırmaya başlıyorum. Evet birşeyler hatırlıyorum, Neydi- Neden oldu bu savaş? Hala anlayamıyorum, ne yani tekrar Söylüyorum Herşey Müslüman Oldukları İçin Miydi? Kitabın detaylarını pek ele almak istemesemde birkaç husustan bahsetmek istiyorum. Soykırım adı altında yaşananların en acı noktası Boşnak kadınların Sırp çocukları doğurmaları için tecavüze uğramaları yani kirli, acılar içinde sevgiden yoksun nesil yetiştirme. Boşnak Erkeklerinin yok olması için toplu mezarlar... Kimsenin bulamaması için derince kazılmış toplu katliam mezarları.
Bu kitabı bitirdikten sonra uzun birsüre yaşanılanların etkisinden kurtulamadım. Kısa bir süre sonra Trt'de yayınlanan Mavi Kelebekler adlı diziyi soluksuz birşekilde izlemeye başlasamda yayın ömrü kısa sürdü. Filmin ismi dikkatimi çekmişti. Yaptığım araştırmalar sonucunda; Mavi Kelebeklerin Boşnak halkının acılarının simgesi haline dönüştüğünü öğrendim. Savaş bitiminden sonra kayıplarını aramaya başlayan halk hiçbir bulguya ulaşamadı. Derince kazılan toplu mezarlar üstü kapatıldıktan sonra doğal çevre koşullarınca yeşillendirilerek uydu resimlerinden bile tespit edilememiştir. Gerekli araştırmaları yaparken uzmanlar tarafından bitki örtüsünde tuhaf değişikliklere rastlanmıştır. Toplu mezarlara gömülen cesetler toprakla birleşince mineral bakımında besleyici özelliğe sahip olup misk otu yada yavşan otu olarakta bilinen artemis bitkisinin yoğunlaşmasıyla birlikte sadece bu bitkilerden beslenen Mavi Kelebeklerin fazlalığı dikkatleri çekmiş bu bölgelerde gerekli kazılar araştırmalar yapılarak toplu mezarlara ulaşılmıştır.
3yıldan fazla süren bu savaş sırasında yaptığım araştımada edindiğim bilgiler;
200.000 ila 400.000 insan öldürüldü
20.000 den fazlası hala kayıp
2.000.000 kişi göç etmek zorunda kaldı
20.000 ila 50.000 kadına tecavüz edildi.
1000 ila 2000 babası belli olmayan çocuk doğdu.
Bunların tek nedeni Sırp Milliyetçiliğidir.
Sizlerden ricam okuyun, bilinçlenin. Buradan Angelina Jolie'nin Kan ve Ateş filminin konusunu esefle kınadığımı bildirmek istiyorum. İyilik elçisi olarak nitelendirilen Boşnak halkının acılarıyla ilgilendiğini beyan etsede Boşnak kadınlarının çektiği acıları bile bile nasıl Tecavüzcüsüne Aşık olan Boşnak Kadınıyla ilgili konu içeren film çekebilir.

Hepimiz Sağlıcakla Kalalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder